30 Eylül 2012 Pazar

Sokak Hayvanlarını Rahat Bırakın





Paris Spring 2013 - Christian Dior



                  Christian Dior at Paris Fashion Week Spring 2013          


Biraz da moda..


29 Eylül 2012 Cumartesi

Social Media


 
Sosyal medya; twitter, facebook, myspace, linkedln, bloglar…vs  bilgiyi yayınlamak veya erişmek için herkese açık olan bireylerin ve kurumların yaygın olarak kullandıkları ağlar. Günümüzde twitter ve facebook kullanmayan olmadığı gibi 7 den 70 e duymayanının da kalmadığı en etkin iletişim araçları. Artık 80 yaşındaki teyzenin bile facebook hesabı mevcut.  Etkin kullanabilen için pek çok avantajı da beraberinde getiriyor. Bizde Alem Fm de yayınlanan radyo programımız Cevdet Canelle Canlıda twitter ve facebook gibi sosyal medya araçlarını etkin bir şekilde kullanıyoruz. Dinleyicilerle birebir iletişime girmek kadar keyiflisi yok. Dinleyicilerin yazdıkları iletilere anında cevap verebiliyoruz hatta dinleyicilerimizi digital ortamda görebiliyoruz. Seneler önce henüz internetin bu kadar gelişmediği yıllarda, Cevdet Canel radyo programında dinleyicilerle faks yoluyla iletişime girebiliyorken, çok yol kat ettiğimiz kesin. Sayfalardan zamanla silinen faks mesajlarından, asla silinmeyecek olan digital mesajlara geçiş, hayatımızın her alanında kolaylık sağladı. Hatta digital marka iletişimi, sosyal medya takip, digital pr, digital strateji geliştirme gibi sektörleri de beraberinde getirdi. Geleneksel medya dediğimiz gazete, televizyon ve radyodan erişilebilirlik, erişim, yenilik açısından farklı bir boyuta geçtik. Artık her kesimden kişiler, her türlü bilgiye rahat, hızlı ve etkin  bir şekilde ulaşmaya başladı. Sosyal medya da fikirler ve bu fikirleri içtenlikle sunmak önem kazandı. Kurumlar ise kendilerini en etkin yolla tanıtma imkanı buldular. Blogumu yazmaya başlayalı henüz 2 ay olmasına rağmen, bu süreçte fikirlerimi herkesle paylaşma imkanı buldum. Kısacası I love social media.

23 Eylül 2012 Pazar

Scorpions




Scorpions geliyor. Ayrıntılar için linke tıklayın.

Leonard Cohen




İstanbul'dan Leonard Cohen geçti. Ayrıntılar için linke  tıklayın.

Pazar Kahvaltısı









En keyifli öğündür benim için kahvaltı hele ki pazar günleri olunca tadı bir başka oluyor.

Herkese Mutlu Pazarlar...

16 Eylül 2012 Pazar

Life is short (hayat kısa)










Aşk Meşk #2



Bakarken kıyamamak mı, Yoksa baktıkça doyamamak mıdır AŞK? Ö.A.

Ben aşık olunca, elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemem, dünya sanki dönmekten vazgeçer de öle durur olduğu yerde. Saçmalarım, ne konuştuğumu bilemem, salaklaşırım. Ama aynı zamanda güzelleşirim de, kafam baya güzel dolaşırım etrafta içmeden sarhoş olurum. Yüzümden salak bir gülümseme hiç eksik olmaz. İçimden geldiği gibi yaşarım aşkımı en doğal ve en saf haliyle..Ben aşık olunca, işte böyle olurum.
Kelimelere dökmek zor olsa da, aşk kelebeklerin uçuşması, karnının ağrıması, midene krampların girmesi, Leyla gibi ortada dolaşmak…ruhun bedenden ayrılması…şapşallaşmak aşkın hemen hemen tüm bünyeler de yarattığı etkiler.. O ilk tanışma, ilk bakışma, ilk heyecan, ilk öpüş-koklaş..Seviyorum ben bu ilkleri..Niye bana böyle yaptı, neden böyle dedi, aslında böyle mi demek istedi, acaba arayacak mı yoksa aramayacak mı diye elimden hiç düşürmediğim cep telefonum anlar bir tek benim dilimden. Hem komik hem de garip bir dönemdir aşkın ilk halleri. Fakat bu dönem geçtikten sonra, o insanı gördüğünde hala yüzün gülüyorsa, için açılıyorsa işte gerçek aşkı bulmuşsun, sakın bırakma. O delilik hali geçtikten sonra geriye kalan seni heyecanlandırıyorsa aşktır bunun adı. Gerçek aşk bence hiç bitmeyen aşktır.

şümde aşk ile karşılaştım. İnsan ı arıyordu. Uyandım, insan ile karşılaştım. Aşkı arıyordu. Ö.A.

Hakkında sayısız kitapların,  şarkıların, şiirlerin yazıldığı, sözlerin söylendiği, sayısız filmlerin çekildiği sadece üç harften oluşan ama içinde fırtınaları barındıran uğruna çok şeylerin yaşandığı sihirli kelime…Çoğu kez aradığında bulamazsın aşkı, nedense beklediğinde gelmez. Aşk bir anda karşına çıkıverir, hazırlıksız yakalar seni… Sürprizleriyle, kıskançlıklarıyla, umutlarıyla, inatlarıyla, acılarıyla gelir. Birçok defa aşık olabilirsin, belki de sadece bir kere karşılaşabilirsin. Bazen zor olur karşılaşman  hatta ümidini kaybedersin ama bir bakmışsın ki aslında orada bir yerde seni bekliyor. Gerçek aşkı bulduysan, o insana her gün, yeniden, defalarca aşık olmak belki de aşkların en güzeli. Her yeni gün onunla uyanır, her geceyi onunla bitirirsin. Artık hayatı onsuz düşünemezsin.

Dünyanın nüfusu ikiye bölünüyor. Yarısı sen oluyorsun, yarısı ben. Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz, Kimseye sezdirmeden..Ö.A.

Ona dokunabilmek, ona dokunmayı hayal etmek, özlemek ve diğerlerinin bir anda yok olmasıdır aşk. Dünyanın nüfusu artık iki kişidir … sen ve o… Zaman onunla akıp gider.

Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, Dokunmaktan çok düşlemeyi.. Ve aşk öyle haindir ki; Nerde imkansız varsa gider onu sever. Ö.A.

Aşkın en imkansızı karşılıksız olandır,  yaşarken insan her gün ölür aşkıyla ama belki bir gün umudu hep vardır içinde fakat o bir gün hiç gelmez.

Aşk; iki kişinin sokak kavgasına benzer, Çünkü ayıran hep bir yabancıdır. Ö.A.

Aşkın en büyük düşmanı gene aşktır. Bir gün birine kapılıp gidersin ve giderken geride bıraktığın diğer aşk aklına bile gelmez.

Aşk; en güzel, en karmaşık, en saf, en acı, en hain, en bencil, en nankör, en heyecanlı, en güçlü, en en en AŞK…

4 Eylül 2012 Salı

Fashion's Night Out


Vogue Türkiye'nin düzenlediği ve modanın en büyük Alışveriş Partisine çok az kaldı.


Sokak Çocuğu

                                   


Kimi zaman çok üzülüyorum kimi zaman da çok kızıyorum sana.. sokak çocuğu…senin suçun  yok biliyorum..kader diyelim, hayat diyelim.. Ah seni doğuran anan baban, benim kadar düşünmedi seni öyle sokaklara salıvermiş… 24 saat sokakta yaşıyorsun; bazen arabanın camına yapışmış para isterken, bazen sabahın 04:00 ünde bir barın önünde salatalık satarken, bazen  bir kutuyu ev yapmış içinde uyurken, bazen yolda yürüyen insanların bacağına yapışmış ağlarken görüyorum seni.  Aslında daha çok küçüksün evinde ananın babanın yanında olman, geceleri yatağında yatman, arkadaşlarınla oyun oynaman gerekirken ne işin var sokakta senin. Kimi zaman da kızıyorum dedim ya sana, bir selpak almam için peşimden dakikalarca koşuşturuyorsun, işte o zamanlar çok kızıyorum.  Herkes sana acıdıkça, para veriyor.  3-5 kuruş derken çalışmak nedir, emek nedir, alın teri nedir öğrenemiyorsun.  Bir de üstüne tiner, alkol, uyuşturucu kullanmaya başladın hem de daha bu yaşta. Uyuşturucu ile her şeyi unutabileceğini düşünüyorsun ama farkında değilsin o küçücük beynini öldürüyorsun.  Biliyorum sen bizim kadar şanslı olmadın. Senin ailen bizim gibi seni top oynamak için, parklarda koşuşturmak için, bisiklete binmek için sokağa salmadılar. Sen zaten hep şanssızdın. Sen ananın babanın değil sokağın çocuğu oldun.

Sokak çocuklarına destek vermek için: