30 Eylül 2012 Pazar
29 Eylül 2012 Cumartesi
Social Media
23 Eylül 2012 Pazar
Pazar Kahvaltısı
En keyifli öğündür benim için kahvaltı hele ki pazar günleri olunca tadı bir başka oluyor.
Herkese Mutlu Pazarlar...
16 Eylül 2012 Pazar
Aşk Meşk #2
Bakarken
kıyamamak mı, Yoksa baktıkça doyamamak mıdır AŞK? Ö.A.
Ben aşık olunca, elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemem, dünya sanki
dönmekten vazgeçer de öle durur olduğu yerde. Saçmalarım, ne konuştuğumu
bilemem, salaklaşırım. Ama aynı zamanda güzelleşirim de, kafam baya güzel
dolaşırım etrafta içmeden sarhoş olurum. Yüzümden salak bir gülümseme hiç eksik
olmaz. İçimden geldiği gibi yaşarım aşkımı en doğal ve en saf haliyle..Ben aşık
olunca, işte böyle olurum.
Kelimelere dökmek zor olsa da, aşk
kelebeklerin uçuşması, karnının ağrıması, midene krampların girmesi, Leyla gibi
ortada dolaşmak…ruhun bedenden ayrılması…şapşallaşmak aşkın hemen hemen tüm bünyeler
de yarattığı etkiler.. O ilk tanışma, ilk bakışma, ilk heyecan, ilk
öpüş-koklaş..Seviyorum ben bu ilkleri..Niye bana böyle yaptı, neden böyle dedi,
aslında böyle mi demek istedi, acaba arayacak mı yoksa aramayacak mı diye
elimden hiç düşürmediğim cep telefonum anlar bir tek benim dilimden. Hem komik
hem de garip bir dönemdir aşkın ilk halleri. Fakat bu dönem geçtikten sonra, o
insanı gördüğünde hala yüzün gülüyorsa, için açılıyorsa işte gerçek aşkı
bulmuşsun, sakın bırakma. O delilik hali geçtikten sonra geriye kalan seni
heyecanlandırıyorsa aşktır bunun adı. Gerçek aşk bence hiç bitmeyen aşktır.
Düşümde aşk ile
karşılaştım. İnsan ı arıyordu.
Uyandım, insan ile karşılaştım. Aşkı arıyordu. Ö.A.
Hakkında sayısız
kitapların, şarkıların, şiirlerin
yazıldığı, sözlerin söylendiği, sayısız filmlerin çekildiği sadece üç harften
oluşan ama içinde fırtınaları barındıran uğruna çok şeylerin yaşandığı sihirli
kelime…Çoğu kez aradığında bulamazsın aşkı, nedense beklediğinde gelmez. Aşk
bir anda karşına çıkıverir, hazırlıksız yakalar seni… Sürprizleriyle,
kıskançlıklarıyla, umutlarıyla, inatlarıyla, acılarıyla gelir. Birçok defa aşık
olabilirsin, belki de sadece bir kere karşılaşabilirsin. Bazen zor olur
karşılaşman hatta ümidini kaybedersin
ama bir bakmışsın ki aslında orada bir yerde seni bekliyor. Gerçek aşkı
bulduysan, o insana her gün, yeniden, defalarca aşık olmak belki de aşkların en
güzeli. Her yeni gün onunla uyanır, her geceyi onunla bitirirsin. Artık hayatı
onsuz düşünemezsin.
Dünyanın nüfusu ikiye bölünüyor.
Yarısı sen oluyorsun, yarısı ben. Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz, Kimseye
sezdirmeden..Ö.A.
Ona dokunabilmek, ona dokunmayı
hayal etmek, özlemek ve diğerlerinin bir anda yok olmasıdır aşk. Dünyanın
nüfusu artık iki kişidir … sen ve o… Zaman onunla akıp gider.
Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, Dokunmaktan çok düşlemeyi..
Ve aşk öyle haindir
ki; Nerde imkansız varsa gider onu sever. Ö.A.
Aşkın en imkansızı karşılıksız
olandır, yaşarken insan her gün ölür
aşkıyla ama belki bir gün umudu hep vardır içinde fakat o bir gün hiç gelmez.
Aşk; iki
kişinin sokak kavgasına benzer, Çünkü ayıran hep bir yabancıdır. Ö.A.
Aşkın en büyük düşmanı gene
aşktır. Bir gün birine kapılıp gidersin ve giderken geride bıraktığın diğer aşk
aklına bile gelmez.
Aşk; en güzel, en karmaşık, en
saf, en acı, en hain, en bencil, en nankör, en heyecanlı, en güçlü, en en en AŞK…
4 Eylül 2012 Salı
Sokak Çocuğu
Kimi zaman çok üzülüyorum kimi zaman da çok
kızıyorum sana.. sokak çocuğu…senin suçun
yok biliyorum..kader diyelim, hayat diyelim.. Ah seni doğuran anan
baban, benim kadar düşünmedi seni öyle sokaklara salıvermiş… 24 saat sokakta
yaşıyorsun; bazen arabanın camına yapışmış para isterken, bazen sabahın 04:00 ünde
bir barın önünde salatalık satarken, bazen
bir kutuyu ev yapmış içinde uyurken, bazen yolda yürüyen insanların
bacağına yapışmış ağlarken görüyorum seni. Aslında daha çok küçüksün evinde ananın
babanın yanında olman, geceleri yatağında yatman, arkadaşlarınla oyun oynaman
gerekirken ne işin var sokakta senin. Kimi zaman da kızıyorum dedim ya sana,
bir selpak almam için peşimden dakikalarca koşuşturuyorsun, işte o zamanlar çok
kızıyorum. Herkes sana acıdıkça, para
veriyor. 3-5 kuruş derken çalışmak
nedir, emek nedir, alın teri nedir öğrenemiyorsun. Bir de üstüne tiner, alkol, uyuşturucu
kullanmaya başladın hem de daha bu yaşta. Uyuşturucu ile her şeyi
unutabileceğini düşünüyorsun ama farkında değilsin o küçücük beynini
öldürüyorsun. Biliyorum sen bizim kadar
şanslı olmadın. Senin ailen bizim gibi seni top oynamak için, parklarda
koşuşturmak için, bisiklete binmek için sokağa salmadılar. Sen zaten hep şanssızdın.
Sen ananın babanın değil sokağın çocuğu oldun.
Sokak çocuklarına destek vermek için:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)